Tarih bir algıyla birbirine eşitleniyor. Kallikles, Gorgias, bu tipik Yunanlı memuriyetini gözlerimizin önünde, “sivil” hayatta buluyoruz. Ve Fransiskenler, diğer Kilise mensupları ve bütün münazara dekorları da orda, sahnede. Eksiksiz ve tamamen farksız olarak. Sonra çocuklar ölüyor. Ve akıp gidiyor erguvan rengi. İşte, bu Romalılık da orda.
Öte yandan doğru gerçekten çok çekici ve ateşli bir tarafı var onun. İstenmeyen, asil bir çocuk gibi. Ve asaleti de istenmemesinden kaynaklı. Kesinlikle onun evlatlıktan reddedilmesiyle alakalı bir şey bu asalet: Bir mutasyon.
Bugün genç bir Müslüman bir “sivil” toplum kuruluşunda kalırsa, çok kısa bir süre sonra kendine en büyük zararı vermiş olur. Bütün bu kurumlar, bugün olmayan — ne varsa — her şeyin yerleşik bir kültürü oldukları için. Ve kesinlikle “hiç” ile karşılaştırılmayı hak etmezler. Bilakis bir bunalımın deneyimi oldukları için bunlar, bir rahatsızlığın daha iyi duyulacağı bir yeri sağlarlar bize. Yani tek işlevleri, yanlışı — kendileri aracılığıyla — daha iyi göstermeleri olabilir. Bu yüzden orada olmak gerekir ve bu sıkıntıyı duymak gerekir. Ama rahatsızlığa alışmak: İşte bu, onların galiba “ölmeden önce ölmek” dedikleri şeydir.